ÖZHASEKİ: “ÜLKEMİZDE ÖZGÜRLÜK ORTAMINI AK PARTİ OLARAK BİZ SAĞLADIK”

Programın bir klasiği olan “Arafta mısınız?” sorusuyla başlanan yayında Özhaseki dünya hayatında arafta kalmadığını şu sözlerle açıkladı: 
“Dünya için netim, arafta değilim. Çocukluğumdan bu yana çizgim aynı şekilde devam ediyor. Ama ahiret için derseniz bir müslüman olarak korku ile ümit arasında gidip geliyorum. Dünya işlerinde kararsız kaldığım zamanlar da çok oldu tabii. Ama o zamanlarda da istişareye inandığımdan konuşup çıkan sonuç hoşuma gitmese bile o kararı uygulardım. Hayat bir mücadele. Bu hem içimizde hem de dışarıda iyilerle kötüler arasında var. Esas olan bu mücadelede iyiden yana olmak. Kötülere karşı mücadele etmek. O yüzden arafta değilim. Hep bir tarafım. Kötülerin karşısındayım.”
Allah’ın kaderini belediyecilikten yana yazdığını ifade eden Özhaseki, “1389 Belediye var, 800’ü AK Partili. En ufacık derdi olan beni arar. Cenab-ı Allah benim kaderimi belediyecilikten yana yazmış.” diye konuştu.
“CHP’li belediye başkanları ‘baskı var’ diyor ya gülüyorum”
AK Parti öncesi hükümetlerde belediye başkanı iken çok fazla eziyet gördüklerini söyleyen Özhaseki, “Belediye başkanlığına seçildiğimde onca eziyet gördüm. Şimdi CHP’li belediye başkanları ‘baskı var’ diyor ya gülüyorum. Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nde Şükrü Bey ceza aldı, yerine ben seçildim o dönem. Zannedersem Temmuz sonu gibiydi. Evrak getirdiler imzaladım, meclise havale ettim. Müfettiş oradan 6 tane dava çıkardı. 50 küsur sene ceza istiyordu benim için. Oturduğumuz suç, kalktığımız suç. Biletlere zam yapmasınlar hikayesi vardı bir dönem. Otobüs şoförleri, ‘5 bizden para kesiyorsunuz bundan vazgeçin’ dedi. Tamam vazgeçtik. 20 küsur milyon lira bana zimmet. Vatandaşa zam olmasın diye çabalıyorum, bana zimmet çıkıyor. Mecliste hiç bulunmadığım oturumlardan dolayı bana dava açılmıştır. Bunun gibi. Şimdi bunlar eziyet değil midir? Bunlar dışında sorunlar çoktu. Hiçbir devlet dairesinde işimizi gördüremiyorduk. Mesela belediye başkanıyım caddenin bir tarafından diğer tarafına su geçecek. Karayollarının bir yolu var orada bu boru geçecek buradan. ‘Yok’ diyorlar, ‘asfaltı sana kırdırmayız.’. ‘Tamam kırdırmayın’ dedim, bir araç buldum asfaltı bir noktadan delecek karşı tarafa boruyu geçirecek ‘yok izin vermiyoruz’ diyorlar. Stat dökülüyor ‘lütfen bu stadı bize verin bir senede adam edip size geri verelim’ diyorduk, ‘hayır’ diyorlardı.” dedi.
Şimdiki CHP’li belediyelere kendilerine yapılan zulümlerin 1’inin bile yapılmadığına değinen Özhaseki, CHP’li belediyelerin hiçbirine ne maliyeden ne de İller Bankası’ndan bir kuruş eksik gitmediğinin de altını çizdi.
“CHP’li Belediyeler mağdur edebiyatını seviyor”
İstanbul başta olmak üzere; Meclisi AK Parti’de olan CHP’li Belediyelerin “engelleniyoruz” söylemini kesin olarak reddeden Özhaseki, “İstanbul’da Tevfik Bey’den iki ay önce meclise kaç karar gelmiş ve kaçına itiraz edilmiş diye sordum. Tevfik Bey’in şu ana kadar 2 sene 3 ay içerisinde 2179 karar geldi, 98’ine evet denmiş, 2’sine hayır denmiş. O, 2’de Büyükçekmece’de bir parkı bozuyorlarmış, kütle koyacaklarmış hayır denmiş. Ya da evraklar eksikmiş, hayır denmiş. İtiraz edilenler bu kadar, nasıl engelliyoruz? Borçlanma istiyorlar İstanbul Büyükşehir Belediyesi geçtiğimiz 25 yılda yani AK Parti döneminde toplamda 25-26 milyar kadar borçlanmış. CHP ise iki yılda 20 milyara yakın borçlanma istemiş, bizim arkadaşlar da evet demişler. Nasıl engelliyoruz ben anlamadım ki… Ama mağdur edebiyatını seviyor CHP’li Belediyeler. İş yapmazlıklarını, bilmezliklerini Mecliste engel varmış gibi anlatıyorlar, biz de izliyoruz.” diye kaydetti.
“CHP bir algı oluşturmaya çalışıyor”
CHP’nin iki temel stratejisi olduğuna vurgu yapan Özhaseki, “CHP bir algı oluşturmaya çalışıyor. İki stratejileri var bu konuda da birincisi Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı, ona karşı olan herkesi bir arada tutmaya çalışıyorlar. Bir tarafta sözde milliyetçiyim diyen diğer tarafta bölücü insanları bir arada tutuyorlar. Benzemezleri bir araya getirmek başarıysa eğer başarılılar. Diğer strateji de algı operasyonu. Pandemi döneminin getirdiği ufak tefek sıkıntıları her taraf yandı bitti diye operasyon yapmaya çalıştılar. Oradan bir algı oluşturmaya çalışıyorlar.” dedi.
“Bu mücadelede doğru olmak, helal ve harama dikkat etmek lazım”
2021 yılında parti içerisinde neden 2002 ruhu arandığı sorusuna Özhaseki, “Şimdi rahat dönemde gelen arkadaşlarda, bizim dönemimizde eziyetleri gören arkadaşlar arasındaki ruh olsun istiyoruz ama olacak gibi görünmüyor. Ama bir de zamanın ruhu var onları da çok suçlamamak lazım. Onları anlamak, ona uygun davranmak daha iyi diye düşünüyorum ben. Bizim düşündüklerimizi düşünmeleri çok zor. Çünkü bunun için bizim yaşadıklarımızı, yaşamaları lazımdı. O eziyetleri çekmeleri, o günleri görmeleri lazımdı. Ama kesinlikle bu mücadelede doğru olmak, helal ve harama dikkat etmek, kul hakkına, kamu hakkına riayet etmek lazım. İlle de 2002 diye ısrar etmekten ziyade temel prensipleri ortaya koyup bunlar etrafında halkalanmak daha doğru diye düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
“Bizim daha fazla dikkatli olmamız gerekiyor”
Özhaseki, lüks ve şatafat konusunda daha dikkatli olunması gerektiğini şu sözlerle açıkladı: 
“Zamanın getirdiği nimetleri elinin tersiyle itip ben bunları kullanmıyorum diyen bir insan bulmak çok zor. Ama bunları elde ederken doğru, makul, kanuni ve vicdani yoldan gitmek esas olsa gerek. Bunun dışına sapanlarla da mücadele esas. Belki bizim tarafta ufak tefek sapanlar oluyor olabilir ki Belediye Başkanlarından böyle yanılan olduğu zaman çok sert tepki gösteriyoruz. Bu çok abartılıyor diye düşünüyorum. Bizim tarafta çok küçük bir örneği varsa bunların Millet İttifakı’nda çok çok fazlası var diye düşünüyorum. Ancak bizdeki hatalar daha çok dikkat çekiyor diye düşünüyorum. Bizim daha fazla dikkatli olmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Yerel Seçimlerde manifesto kurallarımızı tek tek saydık. ‘Bu kurallara uyan insanlar, bizimle olsun’ dedi Cumhurbaşkanımız.”
“Kinle, öfkeyle, kibirle yapılan hareketlerin sonunun hayır getireceğini sanmıyorum”
Makamdan ayrıldıktan sonra partiye aykırı fikirler beyan edilmesini ve örnek olarak geçtiğimiz günlerde eski Kültür Bakanı Ertuğrul Güney’in “Ben Ayasofya’nın müze olarak kalmasını isteyen AK Parti içerisindeki tek insanım. İbadet sadece eğilip kalkarak olmuyor.” sözleriyle ilgili soruyu değerlendiren Özhaseki şöyle yanıt verdi:
“AK Parti bir kitle partisi. Türkiye’nin 50’sinin oyunu almış bir parti. Bu kitle içerisinde çok değişik insanlar da bulunabilir. Liberaller, sosyal demokratlar, eski Doğru Yol, Anavatanlılar, Milli Görüşlüler, Ülkücü kökenli arkadaşlar. Ayasofya özelinde meseleye bakacaksak oranın ibadete açılamaması sanki dışarının bizim üzerimizdeki baskısı gibi düşünüyoruz. Herkesten aynı düşünceleri paylaşmasını beklemeyiz. Anlayışla karşılarım. Makamdan ayrıldıktan sonraki muhalefete gelecek olursak kendim de bunu çok düşünürüm. Siyasette birçok konuda kırgınlıklar olabilir. Sizin dediğiniz olmayabilir. Ben bu durumda nefsimi sorguya çekerim, sessizce kenara çekilirim. Arkadaşlarım için dua ederim. Karşı tarafın ekmeğine yağ sürecek bir şeyi asla yapmam. Kinle, öfkeyle, kibirle yapılan hareketlerin sonunun hayır getireceğini ben sanmıyorum.”
“En çok özeleştiri yapan parti biziz”
Dışarıda konuşulan her şeyin parti içerisinde değerlendirildiğini belirten Özhaseki, “Kendi içimizde en çok özeleştiri yapan parti biziz. MYK toplantılarımız çok uzun saatler sürer bazen. Cumhurbaşkanımızın ben daha bir kere söz isteyen birine söz vermediğini görmedim ben. Bazen haddi aşan şeyler söyleyenler bile olur ama Cumhurbaşkanımız sabırla dinler. Dışarıda konuşulan ne varsa biz orada konuşuyoruz ve bunları konuşarak, istişare ederek doğruyu buluyoruz.” diye konuştu.
“AK Partili Belediyeler olarak hizmete devam edeceğiz”
“İstanbul ve Ankara’yı geri alacak mısınız?” sorusuna Özhaseki, “İnşallah. Önemli olan şehre hizmetse, vatandaşların beklentileri karşılaşmaksa bunları çok rahat yapacağımızı düşünüyorum. Bir atmosfer vardı geçen seçimde. Sanki ittifaklar yarıştı, genel siyaset konuşuldu ve psikoloji biraz farklı devam etti. Hizmet ikinci planda kaldı. Bundan dolayı da şu anda muhalefette. Ankara, İstanbul, Adana, Mersin, Antalya gibi birçok büyükşehir belediyesinde ben daha CHP’li arkadaşların bir taş üstüne taş koyduklarını görmedim. Yapma niyetleri olduğunu da sanmıyorum. Ama haklarını yemeyelim geçenlerde Adana’da küçük bir kreş temeli atıyorlardı 7-8 büyükşehir belediye başkanı bir araya gelmişti ve birkaç yerde heykel açılışı yaptılar. Asıl yaptıkları tek şey de algı operasyonu. Ama beş yıl sonra millet ‘ne yaptın’ diye de sorar. Sonra da önceki sözlerinizi size hatırlatırlar. Kemal Bey’in “biz Belediyeleri alırsak bir tek işçiyi işten atan namussuzdur, şerefsizdir” sözlerini biliyoruz. Sonra da İstanbul’da 12 bin kişiyi işten attılar. Bize, bazı arkadaşlar “Siz AK Partili Belediye iken çok fazla kişiyi işe almışsınız, personel giderleri çok yükselmiş, rahatlatmak adına işten çıkarmışlar” diyebilir. Ama dönüp bakıyoruz 18 bin kişiyi işe almışlar. Dostlarımız dedikleri partilerle aralarında pay ederek. En sonunda bunlara vatandaş siz ne yaptınız diyecek ve verecek cevapları olmayacak. Sonra bizim arkadaşlarımızın yaptıkları nice hizmet düşünülecek. Biz de inşallah AK Partili Belediyeler olarak hizmete devam edeceğiz.” dedi.
“Kararsız kesime Tükiye’nin şöyle problemleri var bunları sizce kim çözer diye sorduğumuz zaman çok yüksek oranda Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti diye çıkıyor”
Özhaseki, anketlerde kararsız seçmenin AK Parti’ye kaydığını gördüklerini söyledi ve ekledi: “Anketler yaptırıyoruz. Yerel anketlerle Belediyelerin adeta röntgenini çekmek istiyoruz ve sonra da Başkanımızla oturup değerlendiriyoruz. Son dönemlerde genel seçim için söyleyecek olursak kararsız vatandaş çoğalıyor. Belediyelerde adaya göre oy verecekler çoğalıyor. Bunları çok rahat görüyoruz. Oradaki kararsız kesime Tükiye’nin şöyle problemleri var bunları sizce kim çözer diye sorduğumuz zaman çok yüksek oranda Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti diye çıkıyor. Burada kararsız kesimin nereye doğru kaydığını açıkça görüyoruz.”
“Beş benzemezi bir araya getirip nasıl bir medeniyet inşa edeceksiniz?”
Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı için belirlediği hiçbir ismin Türkiye’ye fayda getirmeyeceğini şu sözlerle ifade etti:
“İster tek tek girsinler sonra kalırsa ikinci tura orada birleşsinler ister bir aday bulup girsinler. Ben onun neticesinde oluşacak hükümetin Türkiye’ye hiçbir faydasının olmayacağı kanaatindeyim. Ne için geliyorlar oraya? Güçlendirilmiş parlamenter sistem diyorlar. Millete dönüp diyecek misiniz? Cumhurbaşkanı seçme hakkını elinizden alıp Meclis’e veriyoruz diye. Kimlerle bir araya gelip bu işi yapacaklar? CHP, İYİ Parti, HDP, temaslı oldukları bazen Temel Bey’in partisi falan. Bakanlıkları nasıl bölüştüreceksiniz mesela? HDP’ye bir bakanlık verecek misiniz? Ekonomi politikaları, içişleri kime göre ayarlanacak? Beş benzemezi bir araya getirip nasıl bir medeniyet inşa edeceksiniz? Bir felaket doğar Allah korusun. Ben Kılıçdaroğlu’nu aday yapacaklarını sanmıyorum. Onların hesapları kitapları devam ediyor.”
“Birilerinin morali bozulsa da biz Türkiye’nin büyümesinden, gelişmesinden, insanların refahından son derece mutluyuz”
Muhalefetin pandemi dönemi yaşanan sıkıntılardan menfaat elde etmeye çalıştığına değinen Özhaseki, “Gelecek seçimlerde en önemli faktör ekonomi olacaktır. Muhalefet pandemi dönemi olan sıkıntılara çok sevindi. Sevinilmez ama öyle. Burdan rant devşirme, menfaat elde etme yoluna gitti. Allah’a şükürler olsun açılma ile ekonomi canlandı. Son büyümeyle 20’nin üzerine çıktık bu kolay değil. Tahmin ediyorum ki senenin sonuna doğru ortalama 10’un üzerinde bir büyüme yakalamış oluruz. Birilerinin morali bozulsa da biz Türkiye’nin büyümesinden, gelişmesinden, insanların refahından son derece mutluyuz.” dedi.
“Türkiye tarihe ve medeniyetimize karşı sorumluluğunu da yerine getirdi”
En son ne zaman yanlış anlaşıldığınız sorusuna cevap veren Özhaseki, geçtiğimiz günlerde bir tv kanalında Suriyeliler meselesi ile ilgili yaptığı açıklamaları hatırlattı ve şunları söyledi:
“Geçen Suriyeliler ilgili soru soruldu. Suriyeliler bir problem bunu kimse inkar edemez dedim. Ama işin insani boyutuna bakmak lazım Allah kimseyi vatansız bırakmasın. Çoluk çocuklarıyla insanlar kapıda Esad zulmünden kaçıyorlar ne yapacaksınız, kapıyı mı kapatacaksınız? Hiç mi vicdanınız yok sizin? Bunları söyledim önce sonra bütün Suriyelileri sokaklarda kriminal suçlu gibi neden görüyorsunuz dedim. Bizim mağazamızda çalışıyor mesela. Sanayide binlerce insan çalışıyor, bunları neden gözardı ediyorsunuz dedim. Ertesi gün karşı taraftan başladı bir yaygara. Troller ordusunu örgütlediler. Sözlerimi çarpıtma, hakaret, küfür, dalga geçme. Ben sözlerimin arkasındayım. Tabii ki bir sorun var ortada bunların eğitimi, sevk ve idaresi gibi. Bir müddet sonra inşallah orada huzur olduğunda ülkelerine dönecekler dedim. Hala aynı şeyleri söylüyorum, vicdani açıdan bakıyorum ben. Türkiye tarihe ve medeniyetimize karşı sorumluluğunu da yerine getirdi diye düşünüyorum.”
“Ülkemizde özgürlük ortamını AK Parti olarak biz sağladık”
AK Parti olarak özgürlükler ortamı sağlamaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Özhaseki, “Eskiden derdimizi anlatabileceğimiz birkaç mecra vardı. Şimdi öyle değil. Birçok yerde meramımızı söyleyebiliyoruz. Karşı tarafta da çok değişik fikirler olabiliyor. Bunlara da tahammüllü olmak lazım. Kocaman bir ülkede insanların hareket tarzına, yaşamına karışmanın doğru olduğunu düşünmüyorum ben. Bizim AK Parti olarak yaptığımız da bu. Bizim üzerimize çok geliyorlar aksiymiş gibi sunuyorlar bu beni son derece rahatsız ediyor. Biz kimseye karışmayan bir grubuz. Tercihlerimiz var tabii onları da kendi özelimizde, ailemizde yaşıyoruz zaten. Eskiden bunlara saygı duyulmayan bir ortam vardı, ondan çok rahatsızdık biz. Şimdi herkese saygı duyulan bir ortam var. Bu özgürlük ortamını AK Parti olarak biz sağladık.” şeklinde konuştu.
“Bizi rövanşist göstermeye çalışıyorlar”
Özhaseki kendilerinin “rövanşist” olarak tanımlanmasının temelinde kötü niyet olduğunu şu şekilde açıkladı:
“Bizim kardeşlerimizin başından örtüleri çektiler. Biz kimin başına zorla örtü taktık da rövanşist olduk? Dün namaz kıldıklarını hissettikleri subayı ordudan attılar, biz şimdi hangi subay adayını ordudan atıyoruz? Eskiden birçok arkadaşımız İslami bir ortamda bulunmaktan dolayı sorguya çekildi. Mesela biz birkaç kişi kitap okuyorduk, 50-100 tane polis bastı bizi. Aldılar götürdüler karakollara. Ben mesela Jandarma Bölge Komutanı’na “sizin buradan iki adam beni öldürmek için örgütlenmişler, benden ne istiyorsunuz?” dedim. Nihayetinde şu kadar yıl belediye başkanlığı yaptım boğazımdan haram lokma geçmedi, çocuklarıma da yedirmedim çok şükür. Yerli ve milli bir adamım. Yurtdışında gönül bağım olan sadece Mekke ve Medine var. Başka da hiçbir bağlantım yok, benden ne istiyorsunuz dedim. Olayı buralara kadar getirmişlerdi. Şimdi biz o insanlara karşı nasıl bir rövanşist duygu içerisindeyiz Eksiden kendisini elit görenler, milletin üstünde görenler, bize de hayatı zehir etmeye çalışanlar bizimle eşit konuma gelince çok zorlarına gitti. Yahu eşitiz kardeşim zorlamayın işte. Yani başörtülü olarak siz çıktığınızda size yan yan bakmasınlar istiyorum. Açık birisini görünce de ben bakmayayım, zaten bakmıyorum. O yüzden eşit konumda olmak o jakoben anlayış sahiplerinin, sisteme hakim olduğuna inananların hiç hoşuna gitmedi. O yüzden bizi rövanşist göstermeye çalışıyorlar.”
“Temel ilkelerde ve yüce gayelerde anlaşmış olan iki partinin birlikteliğini çok saygıdeğer buluyorum”
Son olarak Cumhur İttifakı’nın yüce gayelerde anlaşmış bir parti olduğunun altını çizen Özhaseki, “Yeni sistem biraz ittifaklara itiyor. Biz Milliyetçi Hareket Partisi ile beraber hareket ediyoruz. Büyük Birlik Partisi de destek veriyor. Ama en sevindirici tarafı Sayın Cumhurbaşkanımız ile Devlet Bey’in uyumları. Bazen ufak tefek meselelere alt tarafta bizim takıldığımız oluyor ama yukarda verilen cevap ‘mesele Türkiye meselesiyse, mesele birlik, beraberlik meselesi ya da ülkenin bölünmez bütünlüğü meselesi ise o söylediklerinizin ne hükmü var’ şeklinde bakılıyor. Böylelikle temel ilkelerde ve yüce gayelerde anlaşmış olan iki partinin birlikteliğini çok saygıdeğer buluyorum. Ülkemizi bölme gayesindekilere, evlatlarımızın katillerine sempatik bakan, onlara hoş görünen, mecliste kol kanat germeye çalışanlar var bunu görüyoruz. Buna karşıtlıkta çok ciddi bir ittifakımız var. Beka meselesi derken boşa söylenmiyor.” dedi.